Yukarı Kaydır

HAFIZAMIZ BİZİ YANILTABİLİR Mİ?

  • Giriş
  • Blog
  • HAFIZAMIZ BİZİ YANILTABİLİR Mİ?

HAFIZAMIZ BİZİ YANILTABİLİR Mİ?

Hafıza, insan zihninin en karmaşık ve ilgi çekici yönlerinden biridir. Çoğu insan hafızanın bir kayıt cihazı gibi geçmişteki tüm olayları hatırlamamıza yaradığını düşünür. Ancak araştırmalar, hafızamızın sandığımız kadar güvenilir olmadığını kanıtlamaktadır. Bazen insanlar hiç gerçekleşmemiş olayları hatırlayabilir ve bu hatıralar onlara oldukça gerçek gelebilir. Bu görüngü, yanlış anı ya da sahte hafıza olarak adlandırılır.

Yanlış hatıraların oluşum süreci, hafızanın nasıl işlendiğine dair modern psikolojik araştırmalarla açıklanmaktadır. Bir olay gerçekleştiğinde, beynimiz bu olayı algılar ve hatırlamak üzere kaydeder. Ancak aynı zamanda algılarımız ve beklentilerimiz de bu sürece dâhil olur. Bu da olayları tamamen nesnel bir şekilde değil, inançlarımız ve deneyimlerimizle harmanlayarak depoladığımız anlamına gelir. Anılarımızı yeniden hatırlamaya çalıştığımızda, hafıza kendini yeniden inşa etmeye başlar. Hatırladığımız her şey kendi içimizde tekrar yapılandırdığımız bilgilerden oluşur ve dış etkilerle değişebilecek durumlardır.

Örneğin, insanlar bir olay hakkında başkaları tarafından yanlış yönlendirilebilir, hayal güçlerini kullanabilir veya toplumsal etkilerle alternatif bir versiyona inandırılabilir. Elizabeth Loftus’un yanlış bilgi etkisi üzerine yaptığı ünlü bir deneyde, insanların hafızalarına sonradan eklenen yanlış bilgileri doğruymuş gibi kabul edebildiklerini göstermiştir. Bu deneyde, katılımcılara bir araba kazası videosu izletilmiş ve bazılarına kazanın “çarpışma” (crash) şeklinde, bazılarına ise daha hafif bir ifade olan “dokunma” (contact) şeklinde olduğu söylenmiştir. Deneyin sonucunda, “çarpışma” kelimesinin söylenildiği katılımcılar, kazanın hızını ve şiddetini olduğundan daha büyük hatırlamışlardır. 

Grup baskısı, medya etkisi ya da otoriter bir figürün yönlendirmesi, hafızada yanlış hatıraların oluşmasına neden olabilir. 

1990’larda ABD’de “geri kazanılan hafıza terapisi” isimli, hastaların önceden unutmuş olduğu anıları hatırlamasına yardımcı olacak bir terapi türü ortaya çıkmıştı. Ardından bir veya daha fazla kanıtlanmamış terapötik teknikten yararlanılarak uygulanan bu terapi türü, bilimsel olarak gözden düşmüş ve uygulanmamaya başlanmıştır. Bu terapi türünün uygulandığı bazı vakalarda, bireyler çocukluk dönemlerinde cinsel istismara uğradıklarını terapi sürecinde "hatırlamaya" başlamışlardır. Ancak sonrasında yapılan araştırmalar, bu anıların bazı terapistler tarafından farkında olmadan telkin edilerek oluşturulduğunu ve yaşanmamış olayların danışanların hatıralarına dahil olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum, terapi sırasında yapılan telkinlerin yanlış hatıraların oluşumuna neden olabileceğini gösterirken, birçok masum insanın da haksız yere suçlanmasına yol açmıştır. Bu bağlamda, hatırlanan bir deneyimin ne kadar canlı ve duygusal olduğu, daha geçerli olmasından ziyade manipülasyona daha açık olduğu anlamına gelir.

Hafızanın manipüle edilmesi mümkündür çünkü insan hafızası dinamik ve esnek bir yapıya sahiptir. Yanlış hatıraların oluşumu, hafızanın sadece geçmişin bir kaydedicisi olmadığını, aynı zamanda kendini yeniden şekillendirebilen bir süreç olduğunu gösterir. Bu nedenle, her şeyi mutlak gerçek olarak kabul etmek yerine, hafızanın esnek doğasını anlamak daha önemlidir.

İlke Şerefhanoğlu