Travmaların Gündelik Hayata Etkileri
Travmatik olayların ardından bireyin gündelik hayatı derinden etkilenebilir. Travma sadece kötü bir anı olarak kalmaz; zihinsel, duygusal ve fiziksel izlere sahip olabilir. Bu izler bireyin yaşam kalitesini uzun vadede etkiler. Travmanın etkilerini ve sebeplerini anlamak, travma sonrasında iyileşme süreceni hem kişinin hem de çevresinin daha sağlıklı ele alabilmesi için kritik bir önem taşır. Travma, genellikle kişinin zihinsel süreçlerinde değişikliklere yol açar; tetikleyiciler, kişinin anılarını tekrar tekrar yaşamasına ve gündelik hayatının sekteye uğramasına sebep olabilir. Tetikleyiciler, kişiye bilinçaltında olayı hatırlatan hafif bir ses ya da görsel uyaran bile olabilir, bireyi travmatik olayın yaşandığı ana geri götürür ve derin bir acı hissine yol açabilir. Bu yüzden, travma sonrasında bireylerde günlük görevlerin üstesinden gelmeyi bile zorlaştırabilecek seviyede yoğun kaygı ve stres baş gösterebilir.
Ayrıca, travma sonrasında birey duygularını düzenlemekte zorlanabilir. Ani öfke patlamaları, yoğun suçluluk duygusu veya depresyon, bu durumun yaygın sonuçları arasındadır. Bu duyguların düzensizliği travma sonrasında sıkça görülen kabuslara ve uykusuzluğa neden olabilir. Sonucunda, kas gerginliği veya sürekli baş ağrısı gibi fiziksel semptomlar oluşur. Yani travmanın etkileri yalnızca zihinsel düzeyde kalmaz; fiziksel sağlığa da yansır. Bu durum, kişinin enerji seviyesini ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler.
Travmanın bireye yansımaları bunlarla sınırlı değildir; ilişkilerine ve sosyal etkileşimlerine kadar uzanır. Travma sonrasında bireyler, diğer insanlara güvenmekte ve travmaya bağlı utanç veya korku yaşadıkları için sosyal çevrelere ayak uydurmakta zorlanabilirler. Bu durum, yalnızlık hissini artırarak iyileşme sürecini zorlaştırabilir. Sonucunda kişi bir nevi yalnızlık-korku döngüsüne girmiş olur.
Tüm bu durumları soyut bir anlatım olmaktan çıkarıp sadece somut olarak gözlemlersiniz anlayacağınızı düşünüyorsanız Türk dizilerinde TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) yaşan belli karakter oluşumları vardır. Buna örnek olarak Masumlar Apartmanı’ndaki İnci ve Safiye karakterini düşünebilirsiniz. Safiye karakteri, çocukluk travmalarının taşlarını dizdiği bir hayat yaşar. İnci ise babasıyla olan ilişkisi ve travmatik geçmişi de TSBB’nin bazı yönlerini çağrıştırır. Safiye’nin sürekli geçmişe dönmesi, tetikleyicilere aşırı hassasiyet göstermesi ve belirli durumlarda dissosiyatif belirtiler sergilemesi, TSSB ye benzer semptomlardır. **Es geçilmemelidir ki bu kişiler bir dizi karakteridir ve ana hatları ile örnek oluşturması için verilmiş bir benzetmedir, Herkesin travma sonrasında yaşadığı duygu durumlarının kişiye özel yanları olacağı unutulmamalıdır.
Toplumdaki Doğru Bilinen Yanlışlar
Travma ve etkileri konusundaki yanlış inanışlar, bireylerin yardım aramasını engelleyebilir. Bu yanlışlardan bazıları şunlardır:
1. “Travma zamanla unutulur.”: Travma, yalnızca zamanla iyileşmez; iyileşme için çaba ve uygun müdahale gerekir.
2. “Sadece büyük olaylar travmaya yol açar.”: Günlük yaşamda devamlı maruz kalınan stresörler de travma yaratabilir. Örneğin, aile içindeki kesintisiz gerginlik ve iletişim eksiklikleri bir kişinin psikolojik sağlığını negatif yönde etkileyebilir ve travmatik bir etki yaratabilir. Bu tür olaylar, başlangıçta küçük ve olağan varsayılabilir, ancak zamanla birikerek daha büyük psikolojik sorunlara yol açabilirler.
3. “Travma yaşamak bir zayıflık işaretidir.”: İnsan zararlı veya stresli bir durumla karşılaştığında, vücutları ve zihinleri otomatik olarak bu duruma tepki verir. Bu, temel olarak hayatta kalma içgüdüsüdür. Yani travma yaşamak insan beynin doğal tepkisidir. Travmaya maruz kalmış bir bireyin, iyileşmek için gösterdiği çaba ve yardım alma uğraşı güçlü bir davranış olarak görülmelidir.
4. “Çocuklar travmayı çabuk unutur.”: Hayır, çocuklar travmaları yetişkinlerden daha hızlı unutmazlar; aksine, çocuklukta yaşanan travmalar kişide derin izler bırakabilir ve bu da ilerleyen yaşlarda psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir. Çocukların böyle durumlarla başa çıkabilmesi için özel desteğe ihtiyaçları vardır.
5. “Travma, olayla yüzleşip unutulduğunda geçer.”: Travmatik bir olayla yüzleşmek bazı kişiler için faydalı olabilir, ancak bu tek başına yeterli değildir. Olayla tek başına yüzleşmek yerine, onu işleyecek ve anlamlandıracak profesyonel yardım gerekebilir.
6. “Travma geçtikten sonra normal hayata geri dönmek kolaydır.”: Travma sonrası iyileşme süreci herkes için aynı değildir; iyileşme dönemi sırasındaki iniş çıkışlar kişinin yaşantısına tamamen dönmesi için zaman gerektirebilir.
7. “Travma sadece bireyi etkiler.”: Travmanın etkileri genellikle sadece bireyi etkilemekle kalmaz; bireyin yakın çevresindeki kişiler üzerinde de yansımalara sahip olabilir. Örneğin, travma yaşayan kişinin düzensiz duygusal davranışları, ailesi ve arkadaşları ile olan iletişimlerini etkileyebilir.
8. “Eğer travmayı hatırlamıyorsanız, sizi etkilemez.”: Bazı bireyler travmatik anılarını bastırabilir ya da bilinçli olarak hatırlamayabilir. Ancak, bu durum travmanın etkilerinin yok olduğu anlamına gelmez. Bilinçaltında saklı kalan bu anılar, fiziksel veya duygusal semptomlar şeklinde kendini gösterebilir. Örneğin, kişinin nedenini tam olarak anlamadığı bir korku, huzursuzluk ya da bedeninde oluşan stres tepkileri, anımsanmayan travmatik bir olayın etkisi olabilir.
Tedavi Süreci ve Öneriler: Travmanın gündelik hayata etkilerini azaltmanın en etkili yollarından biri profesyonel yardım almaktır. EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) veya Bilişsel Davranışçı Terapi gibi tedavi yöntemleri, bireyin travmasını işlemeye ve bu durumla etkili bir şekilde başa çıkmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, güçlü bir sosyal destek ağı, terapi dışında da bireyin kendini güvende hissetmesine yardımcı olarak iyileşme sürecini önemli ölçüde hızlandırabilir.
Travmanın etkileri kişiden kişiye değişiklik gösterse de temel mesaj değişmez: Travma kalıcı bir yara olmak zorunda değildir. Doğru bilgi, anlayış ve profesyonel destekle bireyler, bu travmanın izlerinden kurtulabilir ve daha huzurlu bir yaşam sürdürebilir.
İlke Şerefhanoğlu