İntiharı Önlemede Psikolojik Acıyı Anlamak
İNTİHARI ÖNLEMEDE PSİKOLOJİK ACIYI ANLAMAK
İntihar Edwin Shneidman’ın ‘’psychache (derin psikolojik acı)’’ olarak adlandırdığı durumdan kaynaklanır. Bu kavram, intihar eğilimli bireylerin, dayanılmaz psikolojik acılardan kaçmak amacıyla intiharı düşündüklerini belirtmektedir. Bu yazımda intiharı önlemede bu acının ele alınması hayati önem taşır. Psikolojik acıyı nasıl ölçüp ele alabiliriz ve terapistlerin bu süreçteki kritik rollerini inceleyeceğiz.
-Psikolojik Acının Rolü
İntihar eğilimli bireyler genellikle karşılanmamış psikolojik ihtiyaçlardan kaynaklanan yoğun bir acı yaşıyorlar. Bu ihtiyaçlar arasında başarı, aidiyet, özerklik ve beslenme gibi temel insani gereksinimler bulunuyor. Shneidman, intiharı düşünen bir kişiye sorulması gereken temel soruların "Nerede acı çekiyorsun?" ve "Sana nasıl yardımcı olabilirim?" olduğunu vurgulamaktadır. Bu yaklaşım, yalnızca semptomları tedavi etmeye odaklanmak yerine, bireyin intihara yol açan derin psikolojik acısını anlamayı ve hafifletmeyi amaçlıyor.
-Psikolojik Acıyı Ölçmek ve Ele Almak
Psikolojik acının intiharla olan bağlantısı bilinmesine rağmen, bu acıyı nicel olarak ölçme girişimleri sınırlıdır. Psikiyatrik hastalar için semptomları hafifletmek elbette ki yeterli değildir; yaşadıkları psikolojik acıyı da ele almak gerekir. Bu noktada, terapistlerin rolü büyük önem taşır. Terapistler, hastaların şu anda yaşadıkları psikolojik acıyı azaltmak ve geçmiş travmaları hakkında hastaların bilişsel yapılarını yeniden şekillendirmek için çaba göstermeleri gerekmektedir. İntihara eğilimli bir kişiye psikolojik acı ve intihar eğilimleri hakkında soru sormak, hasta ile ilişki kurmada ve değerlendirmede çoğu zaman yararlı olabilir.
-Psikolog ve Psikiyatristlerin Rolü
İntihara meyilli davranışlar, toplumda nadir görülen olaylar olarak biliniyor ama psikiyatrik hastalar arasında oldukça yaygın olduğunuz görüyoruz. Özellikle depresyon tanısı konulmamış ve tedavi edilmemiş bireyler arasında intihar oranları yüksektir. Birçok intihar sonucu hayatını kaybeden kişi ya da intihar girişimcisi bu olaydan kısa bir süre önce sağlık hizmeti sağlayıcılarıyla iletişim kurar, ancak bu bireylerin büyük bir kısmı tanı konulmamış ve tedavi edilmemiştir.
Son yıllarda, intihar önleme çabaları kapsamında aile hekimlerinin (GP lerin) eğitimi büyük önem kazanmıştır. Bazı ülkelerdeki büyük ölçekli toplum çalışmaları, GP lerin depresyonun tanı ve tedavisi konusunda eğitilmesinin, intihar oranlarını önemli ölçüde azalttığını göstermiştir. Bu eğitim programları, GP lerin depresyonu tanıma ve uygun tedavi uygulama oranlarını artırarak, intiharı önlemede kritik bir rol oynadığını görmekteyiz.
-Pratik Müdahale Yöntemleri
İntiharın ardından yaşanan ölüm, hayatta kalanlarda birçok farklı duygu ve reaksiyona neden olur. Bu duygular arasında inançsızlık, umutsuzluk, üzüntü, suçluluk, utanç ve öfke bulunur. İntihardan etkilenen kişiler genellikle profesyonel yardım ve destek ararlar. Bireysel veya grup terapisi, bu kişilere zor bir dönemi atlatmada yardımcı olurken, duygularını ve tepkilerini daha iyi anlamalarına ve kabul etmelerine de yardımcı olur.
On yedi yıllık terapi veren terapistlerin çalışmaları, intihar edenlerin hayatta kalanlarına yönelik pratik örnekler sunar. Bu terapiler, bireyin veya ailenin daha fazla işlevsel bozukluk (örneğin, başka bir intihar) geliştirmesini önlemeyi amaçlar. Bu çalışmalar, yardımın imkanlarını ve sınırlılıklarını bizlere göstermektedir.
-Sonuç
İntiharı önlemede psikolojik acıyı ele almak esas önemli olandır. Psikologlar ve psikiyatristler psikolojik acıyı anlayarak ve onu hafifleterek daha etkili destek sunabilmektedirler. Genel pratisyen hekimlerin( aile hekimlerinin) eğitimi ve genel uygulamalara ruh sağlığı bakımının entegrasyonu, intihar oranlarını azaltmada ve hayatları kurtarmada önemli adımlardandır. İntiharın karmaşıklaşmış doğasını anlamak ve bu acıyı hafifletmek için kapsamlı bir yaklaşım benimsemek, bireylerin yaşamlarını kurtarmada kritik bir rol oynadığı görülmektedir.
Deniz Sude Gürhanel