OTORİTER VE BASKICI EBEVEYNLERLE BÜYÜMEK
Otoriter ve baskıcı bir ortamda büyümek hayat boyu taşıyabileceğimiz derin izler bırakabilir. Hepimizin hayatının bir döneminde çevremizde veya kendi ailemizde şahit olduğumuz o ebeveynler vardır; kuralların katı, sevginin şartlı olduğu bir ev. Otoriter ve baskıcı ortamda büyürken üzerinizde oluşan psikolojik etkileri tanımak ve bunlarla ilgili başa çıkma yöntemleri oluşturmak oldukça önemlidir.
Otoriter Ebeveynlik Ne Anlama Geliyor
Otoriter ebeveynler ‘Ben ne dersem o olur!’ anlayışıyla hareket eden, çocukların bireysel ihtiyaçlarını ve duygularını genellikle göz ardı eden bir ebeveynlik tarzını benimserler. Bu davranış şekli çocukların mükemmeliyetçi olmalarına sebep olurken aynı zamanda hata yapmaktan korkan bireyler yetişmiş olur. Ebeveynlerinin katı kuralları altında ezilen çocuklar, çoğu zaman içlerindeki sesi duyurmakta zorlanırlar ve kendilerini ifa etmekten çekinirler.
Otoriter Ebeveynlerle Büyümenin Psikolojik Etkileri
Otoriter ve baskıcı ebeveynlerle büyümenin etkileri, çocukluktan yetişkinliğe kadar uzanır. Çocuklar sürekli olarak eleştirildikleri ve cezalandırıldıkları ortamda büyüdüklerinde, özgüvenleri yerle bir olabilir. Olaylara karşı ses çıkarmakta aşırı bir zorluk çekebilirler. Sürekli onay arama ihtiyacı, ‘yeterince iyi miyim?’ sorusunu zihinlerinden hiç çıkarmaz. Bu durum, bireylerin yetişkinliklerinde bile karar alırken kararsız kalmalarına ve sürekli olarak hata yapmaktan korkmalarına yol açabilir. Bu durum çocukları mükemmel olmalıyım noktasına doğru daha fazla iter. Bu çocuklar genellikle kendi duygularını bastırmayı öğrenirler. Kendi isteklerini ifade etmekten korkarlar çünkü bir hata yaparlarsa karşılarında sert bir tepki bulacaklarını bilirler. Karşılaşabilecekleri tepkiyi düşünürken ebeveynlerini göz önünde bulundururlar. Bu da onların bağımsız bir birey olmalarını zorlaştırır ve yetişkin olduklarında bile başkalarının beklentilerine göre yaşamaya çalışabilirler.
Yetişkinlikte Karşılaşılan Zorluklar
Otoriter ebeveynlerle büyüyen biri için yetişkinlik, adeta bir bağımsızlık savaşı veriyor gibi mücadele dolu geçebilir. Çocukluklarında sürekli olarak kontrol altında tutulan bireyler, yetişkinliklerinde de başkalarının onayını aramaya devam edebilirler. Romantik ilişkilerinde de partnerinin isteklerine göre yaşamaya meyillidirler ve partnerinin onayı onlar için oldukça değerlidir. Kendi kararlarını almakta zorlanabilir ve risk almaktan çekinebilirler. Hayatı daha arka planda yaşamaya kendilerini alışık hissederler. İlişkilerinde güven sorunları yaşatabilirler çünkü kendilerini yetersiz ve değersiz hissetmeye alışmışlardır.
Bu Etkilerle Nasıl Başa Çıkabiliriz?
Bu zorluklar ne kadar büyük olursa olsun, üstesinden gelmek mümkündür. İlk adım bu etkilerin farkına varmak ve geçmişin sizi nasıl etkilediğini kabul etmektir. Bu farkındalık, iyileşme sürecinin en kritik noktasıdır. Zihninizde oluşan etkilerle başa çıkmanın en iyi yollarından biri, kendi duygusal ihtiyaçlarınızı tanımak ve onlara saygı göstermektir. Kendi sınırlarınızı belirleyin ve bu sınırları koruyun. Bu süreçte, belki de ilk kez gerçekten kendi sesinizi duyacaksınız! Destek aramak da bu yolculuğun önemli bir parçasıdır. Bir terapi süreci size yol gösterebilir ve bu etkileri aşmanıza yardımcı olabilir. Geçmişin acıları sizlere yük olmuş olabilir fakat bunlarla başa çıkmayı öğrenmek ve zihninizi özgürleştirmek sizlerin elinde. Kendinize güvenmeyi, kendi yolunuzu çizmeyi öğrenebilir ve daha sağlıklı, daha mutlu bir yaşam sürebilirsiniz. Unutmayın, değişim her zaman mümkündür ve siz bu değişimi başlatacak güce sahipsiniz.
AYSU SERT