Yukarı Kaydır

Sosyal Medya ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

  • Giriş
  • Blog
  • Sosyal Medya ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

Sosyal Medya ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

Sosyal Medya ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu 

Teknolojinin yaygınlaştığı, herkesin sosyal medyaya rahat erişebildiği bir dönemde olarak dikkat sorunu çağımızın kaçınılmaz sorunlarından biridir. Birçok kişinin ağzından odaklanma problemleri yaşadıklarını, uzun süre boyunca bir dizi, film izlemek veya kitap okumak gibi aktiviteler yaparken zorlandıklarını duymuşsunuzdur. İşlevsellikte sorunlar yaşayan, başladıkları işi devam ettiremeyen, hatta bazen başlayamayan, dikkat gerektiren sorumluluklarını ve zorunluluklarını yerine getirmekte zorluk çeken insanlarla da tanışmışsınızdır. Bu insanların saatler boyunca yapabildikleri ortak bir aktivite vardır: sosyal medya kullanmak.

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, dopamin reseptörlerinin doğru çalışmaması sonucu ortaya çıkan bir hastalıkken sosyal medya, dopamin reseptörlerimizin çalışmasını son derece olumsuz etkileyecek bir biçimde tasarlanmıştır: içeriklerin sürelerinin kısalması, hızlandırma seçenekleri, en kısa sürede bize istediğimiz mutluluğu sağlaması gibi uzun süre dikkat gerektirmeyen bir yer olarak zaten dikkat sorunu yaşayan insanlar için adeta bir konfor alanıdır. Bu da dikkatleri sosyal medya ve DEHB arasındaki yadsınamaz olan ilişkiye çeker. Doğrudan bir sebep-sonuç ilişkisi kurulamasa da DEHB’li bireylerin sosyal medya kullanımıyla semptomlarının arttığını, sosyal medya ve teknoloji bağımlılığına sağlıklı insanlardan daha fazla meyilli oldukları birçok uzman tarafından söylenmiştir.

DEHB’nin sosyal medya kullanımını arttırdığını biliyoruz fakat tam tersi için de aynı şey geçerli midir? Aşırı sosyal medya kullanımı DEHB’ye sebep olur mu? Buna net bir şekilde cevap veren bilim insanları ve uzmanlar olmasa da sosyal medyanın dopamin reseptörlerini bozması ve DEHB’nin dopamin reseptörlerindeki bozukluk olarak tanımlanmasıyla kişiyi, belki de DEHB’ye daha yatkın hale getirdiğini söylemek yanlış olmaz. 

Sosyal medyanın DEHB üzerindeki etkisi bununla sınırlı değildir. Diğer yandan sosyal medya artık birçok bilginin akışının sağlandığı, kişilerin kendi deneyimlerini ve bilgilerini, yorumlarını rahatlıkla paylaşabildiği bir platform haline geldi. Psikoloji ve mental hastalıklar da kaçınılmaz bir şekilde sosyal medyada ilgi gören bir içerik olarak karşımıza çıkıyor. Kişiler, tanısını aldığı hastalıkları ve bu hastalık bağlamındaki deneyimlerini paylaşırken birçok insan da kendisi hakkında değerlendirmelerde bulunmaya başladı. İnsanların yalnız olmadıklarını bilmeleri, yardıma ulaşma konusunda bilinçlendirilmeleri ve mental hastalıkların yaygınlığı ve doğallığının kabul görmesi açısından sosyal medyanın yararı yadsınamaz olsa da bazı kişilerin sağlıklı ve gerçekçi bir iç görüye sahip olmamaları, sosyal medyadaki birçok içerik üreticisinin ve kendilerinin konunun uzmanı olmaması ve bununla beraber semptomların başka mental hastalığın sonucu olabileceği gibi derin analizlerin yapılamaması gibi birçok sebep kişinin mental sağlığını tehlikeye atmaktadır. DEHB tanısı için internette paylaşılan semptomlar, bilgiler yeterli olmamakla birlikte uzmanla birebir iletişim kurulmadan kendi kendimize veya başkalarının bize bir teşhis ataması her durumda sakıncalıdır. Çünkü psikolojide her hastalık her insanda farklı şekilde gözükebilir ve tanının konulması detaylı bir süreci gerektirir.

Peki DEHB nedir?

Tam adı dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan DEHB, nörobiyolojik bir hastalık olarak dopamin reseptörlerinin doğru çalışmaması sonucu ortaya çıkar. Bir sendrom olarak da tanımlanan DEHB; aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ve dürtüsellik olarak üç semptomu temele alır. Her bireyde farklı semptomlar farklı şekillerde gözlemlenebilir ve her birey hastalığı farklı şekillerde yaşayabilir. Bireyde bu üç semptomdan birinin belirgin bir şekilde gözlemlenememesi hastalığın bireyde olmadığı anlamına gelmemekle birlikte, insanların semptomları deneyimleme şekillerine göre DEHB üçe ayrılmıştır: dikkat eksikliği baskın tip, hiperaktivite-dürtüsellik baskın tip, kombine tip. Bu tipler hastalığın farklı şekilde seyretmesiyle adlandırılmıştır ve kişi yoğun dikkat eksikliği problemi yaşarken hiperaktivite semptomlarını göstermiyor diye DEHB ihtimalinin varlığını reddedemeyiz.

DEHB, çocukluk dönemiyle bağlantılı olarak uzun süredir yakından tanıdığımız bir hastalık olsa da yetişkinlik dönemi DEHB’si uzun süredir çalışılan bir konu değildir. Sadece çocukluk dönemi hastalığı olmamakla beraber çocuklardaki semptomlar daha çok gözle gözlemlenebilir olan hiperaktivite semptomları olduğu için fark edilmesi daha kolaydır. Günümüzde bu hastalığın yetişkin bireylerde de oldukça önemli bir oranda görüldüğünü biliyoruz. 

Bir işe başlamak ve sürdürmekte zorluk çekiyorsanız, risk alma eğiliminiz yüksekse, potansiyelinize ulaşamadığınızı düşünüyorsanız, aynı anda birden fazla konuyu düşünüyor ve bu düşünceleri takip edemiyorsanız, aynı anda birden fazla iş yapıyor ve bir tanesini bile bitirmekte zorluk çekiyorsanız, dürtülerinize göre fazla düşünmeden hareket ediyorsanız, kuralların dışına çıkma eğiliminiz varsa, ayrıntılar gözünüzden kaçıyorsa, unutkansanız ve bunlarla yakından ilgili benzer davranışlarınız varsa DEHB ihtimalini gözünüzden kaçırmayıp hem kendinizi anlamanız hem çevrenizdekilerin sizi anlaması için profesyonel bir yardım almaktan kaçınmayın. Doğru tanıyı, işin uzmanlarıyla doğru bir şekilde ele aldıktan sonra hayatınız; kendinizden ve tanınızdan bihaber şekilde yaşadığınız dönemden çok daha kaliteli olacaktır. 

 Nisa nur güven