Yukarı Kaydır

“Zihnimiz Neden Molaya İhtiyaç Duyar? Tatilin Ruh Sağlığımıza Olan Büyüleyici Etkileri”

  • Giriş
  • Blog
  • “Zihnimiz Neden Molaya İhtiyaç Duyar? Tatilin Ruh Sağlığımıza Olan Büyüleyici Etkileri”

“Zihnimiz Neden Molaya İhtiyaç Duyar? Tatilin Ruh Sağlığımıza Olan Büyüleyici Etkileri”

“Zihnimiz Neden Molaya İhtiyaç Duyar? Tatilin Ruh Sağlığımıza Olan Büyüleyici Etkileri”

Tatil yapma fikri birçok insan için yılın en heyecanlı zamanlarından biridir. Günlük hayatın temposu içinde sürekli koştururken, birçok kez “Bir tatile ihtiyacım var!” diye düşünmüşüzdür. Ancak tatilin psikolojik olarak neden bu kadar önemli olduğunu hiç düşündünüz mü? İnsan zihni ve bedeni neden dinlenmeye ihtiyaç duyar? İşte bu yazımda, neden tatillere ihtiyaç duyduğumuzu ve tatilin zihinsel sağlığımız üzerindeki etkilerine psikoloji biliminin ışığında, tatilin yaşamımıza kattığı olumlu etkilerini anlatacağım.

İlk olarak stresin etkisinden kurtulmak bir nevi zihnimizin şarj olmasına ihtiyaç duyarız. Günlük hayatın temposu, iş baskısı ve sorumluluklar gün geçtikçe bizi sürekli bir baskı altında hissettirebilir. Uzun süre yüksek stres altında kalmak, zihinsel yorgunluk ve tükenmişlik sendromu(burnout) gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Psikolojik açıdan bakıldığında, sürekli çalışmak beyni ve vücudu aşırı yorar.  Tatil, bu noktada zihnimizin yeniden toparlanması için adeta bir “şarj” görevi görür. Ara vermek beyni dinlendirir ve yenilenmesini sağlar. Bu durumda tatil, beynin yoğun aktivitelerden uzaklaşıp dinlenmesini sağlamaktadır.

Örneğin yoğun bir iş döneminde çalışıp bunalan biri, birkaç günlüğüne deniz kenarına gittiğinde zihninde bir hafifleme hisseder. Kendini daha enerjik, daha motive olmuş hisseder çünkü doğayla iç içe olmak, rutin işlerden uzaklaşmak, zihnin rahatlamasına ve toparlanmasına fırsat tanır. Bunun nedeni, beynin bir süreliğine yeni bir ortamda rahatlaması ve yeniden şarj olmasıdır.

Sonrasında yaratıcılığın yeniden canlanmasına gerek duymamızdan bahsetmek istiyorum. Sürekli aynı ortamda, aynı görevlerle meşgul olmak, yaratıcılığı törpüleyebilir. Fakat tatil yaparken sadece dinlenmekle kalmayız, aynı zamanda zihinsel yaratıcılığımız da artar. Psikologlara göre, sürekli aynı ortamda çalışmak ve aynı rutin işleri yapmak, zihinsel esnekliğimizi azaltabilir. Farklı bir şehirde ya da ülkede yeni yerler görmek, alışılmadık deneyimlerle karşılaşmak zihnimizin yaratıcılık yönünü yeniden canlandırır. Psikologlar, rutin dışına çıkmanın beyni esnettiğini ve yenilikçi düşünme becerilerini artırdığını belirtirler.

Örneğin bir sanatçı ya da yazar, tatilde karşılaştığı farklı manzaralar ve kültürlerden ilham alırlar hatta bazen bir deniz kenarında veya dağ evinde geçirilen birkaç gün, kişinin yeni projeler üretmesine ve tıkandığı noktaları aşmasına yardımcı olur. Yıllardır üzerinde düşündüğü fikirlerin, tatile çıkınca bir anda çözüm bulduğunu fark edebilir.

Bir diğer neden ise sosyal ilişkilerimizin güçlenmesini sağlamaktır. 

Tatil aynı zamanda sosyal ilişkiler için de ideal bir fırsattır. İş, okul veya diğer sorumluluklar nedeniyle sevdiklerimize yeterince vakit ayıramayabiliriz. Psikolojik olarak insanın en temel ihtiyaçlarından biri, sosyal bağlantılardır. İnsanın psikolojik sağlığı için çok önemlidir. Tatil döneminde sevdiklerimizle geçirdiğimiz kaliteli zaman hem bizim ruh halimizi iyileştirir hem de ilişkilerimizi derinleştirir. Tatil, bu bağlantıları güçlendirmek için eşsiz bir imkân sunar.

Örneğin Ailelerle yapılan tatiller, çocukların ebeveynleriyle bağlarını güçlendirir, arkadaşlarla yapılan tatiller ise dostlukları pekiştirir. Bu anılar, gelecekte hatırladıkça insanı mutlu eden değerli bir birikim haline gelir.

Herkesin rutinlerden uzaklaşıp zihni canlandırmaya ihtiyacı vardır. Her gün aynı şeyleri yapmak, aynı saatlerde kalkmak, aynı yollardan işe gitmek... Bu tür rutinler, bir süre sonra kişiyi zihinsel olarak tüketebilir. Monotonluk, yaşamdan aldığımız keyfi azaltır. İşte bu noktada tatil, rutinlerin dışına çıkma fırsatı sunar. Psikologlar, belirli aralıklarla rutinden uzaklaşmanın insanın ruh haline iyi geldiğini savunur. Yeni deneyimler yaşamak, zihni canlandırır ve hayata bakışımızı tazeler. Örneğin İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayanlar, şehir hayatının getirdiği stres ve sıkışmışlık hissinden kaçarak doğayla iç içe sakin bir yerde birkaç gün geçirdiklerinde, kendilerini yenilenmiş ve enerjik hissederler.

 Son olarak insanların kendini keşfetmeye yani farkındalık kazanması ve içsel bir yolculuk yapmasına yardımcı olmasıdır. Tatil, sadece fiziksel dinlenme ve eğlence değil, aynı zamanda içsel bir yolculuk yapma, kendimizi dinleme ve farkındalık kazanma fırsatıdır. Zihnimizi sürekli meşgul eden işlerden ve günlük koşturmacalardan uzaklaşarak, duygularımızı, düşüncelerimizi ve yaşamımızı değerlendirme imkânı bulur, ruhsal olarak yenileniriz; bu da zihinsel sağlığımızı korumamız için zaman zaman "kendimize dönmemizi" sağlar. Örneğin tek başına çıkılan bir doğa yürüyüşü ya da sessiz bir dağ evinde geçirilen birkaç gün, kişinin uzun zamandır unuttuğu hobilerini yeniden keşfetmesine, duygularını daha iyi anlamasına ve geleceğe dair kararlar alırken daha net düşünmesine yardımcı olabilir; bu süreç, aynı zamanda içsel huzuru artırır.

Sonuç olarak tatil bir lüks değil ihtiyaçtır. Psikolojik açıdan tatil yapmak, ruh sağlığımızı korumak, stresle başa çıkmak, yaratıcılığımızı artırmak, sosyal ilişkilerimizi güçlendirmek ve kendimizi yeniden keşfetmek için olmazsa olmaz bir gereksinimdir. Tatiller, sadece bir lüks veya kaçış değil, hem ruhumuzu hem de bedenimizi iyileştiren, daha sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralayan dinlenme süreçleridir. Bu yüzden, zaman zaman durup nefes almak, kendimize zaman ayırmak ve tatil yapma fırsatı tanımak, uzun vadede daha dengeli ve huzurlu bir hayat sürmemiz için gereklidir.

Unutmayın, bazen en iyi tedavi, bir mola vermek ve kendimizi ödüllendirmektir!

 

Deniz Sude Gürhanel